# | eng | tur |
---|
1 | Americans Could Soon Benefit from a Lung Cancer Vaccine Developed in Cuba | Küba'da Geliştirilen Akciğer Kanseri Aşısından Yakında Amerikalılar da Yararlanabilecek |
2 | Plaza de la Revolución, Havana. | Plaza de la Revolución, Havana. |
3 | Photo by Martin Abegglen, used under a CC License from Wikimedia Commons. | Görüntü: Martin Abegglen, Wikimedia Commons'dan CC Lisansı ile kullanılmıştır. |
4 | This article and radio report by Shirin Jaafari for The World originally appeared on PRI.org on May 12, 2015, and is republished here as part of a content-sharing agreement. | Bu makale ve radyo haberi ilk olarak PRI.org‘da The World için 12 Mayıs 2015 tarihinde Shirin Jaafari tarafından yazılmış olup içerik paylaşım anlaşması ile burada tekrar yayınlanmıştır. |
5 | New York Governor Andrew Cuomo visited Cuba recently and, during his visit, signed an agreement that could change the lives of many Americans. | New York Valisi Andrew Cuomo yakınlarda Küba'ya gitti ve ziyareti sırasında birçok Amerikalının hayatını değiştirebilecek bir anlaşma imzaladı. |
6 | New York's Roswell Park Cancer Institute, in partnership with Cuba's Center for Molecular Immunology, will test out a much-needed lung cancer vaccine called Cimavax, developed in Cuba. | New York'un Roswell Park Kanser Enstitüsü ile Küba'nın Moleküler İmmünoloji Merkezi ortak olarak Cimavax adındaki Küba'da üretilen akciğer kanseri aşısı üzerinde çalışacaklar. |
7 | Now that relations between US and Cuba are improving, the US wants to see if it can benefit from the vaccine. | ABD ve Küba'nın gelişen diplomatik ilişkileri dolayısıyla ABD aşıdan yararlanma durumunu düşünüyor. |
8 | “It's a therapeutic vaccine,” explains Neel V. | Sözkonusu aşı üzerine bildiri yayınlayan Wired editörü Neel V. |
9 | Patel, an editorial fellow for Wired, who reported about the vaccine. | Patel: “Bu tedavisel bir aşı. |
10 | “Typically, we think of vaccines as something that will prevent a disease from happening. | ”, “Genellikle aşıları hastalıkları önlemekte olan birşey olarak düşünüyoruz. |
11 | This works by just stimulating the immune system to respond better to the cancer and to attack the tumor in a more efficient way.” | Bu aşı bağışıklık sistemini dürterek kansere karşı daha iyi tepki vermesini ve tümöre daha etkili bir şekilde saldırmasına yol açıyor. ” şeklinde belirtti. |
12 | Through the deal, researchers in the US will have access to documentation on clinical trials and toxicity reports, which can be used to draft an application to the FDA [Federal Drug Administration]. | Anlaşma ile ABD'deki araştırmacılar klinik denemeler ve zehirlilik raporlarının dökümanlarına erişebilecek. Bu dökümanlar ile FDA'da [Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi] kullanım için bir başvuru yapılabilir, onaylanma durumunda Roswell de klinik denemelere başlayabilecek. |
13 | If it's approved, Roswell can start a clinical trial. | Aşının ABD'de kullanılabilir hâle gelmesi vakit alabilir, hatta tamamen gözardı da edilebilir. |
14 | It will take some time for the vaccine to become available in the US; it might even be ruled out all together. | Fakat bu durum bile Küba'nın nasıl böyle bir aşıyı üretebildiği konusunda merak uyandırıyor. |
15 | But even the prospect has left some wondering how Cuba was able to come up with the vaccine in the first place. | Küba yıllardır sıkı bir ambargo altında ve akciğer kanserine karşı bir aşı üretmesi olanaksız görülüyor. |
16 | Cuba has been under strict embargo for years and coming up with a vaccine for lung cancer would seem difficult. | Patel bu soruyu Küba'nın tıbbi ve biyoteknoloji araştırmalarını takip etmiş olan Harvard Tıp Okulu'ndan Paul Drain'e sordu. |
17 | Patel put that question to Harvard Medical School's Paul Drain who has followed Cuba's medical and bio-tech research. | Patel, “Şüphe duyuyor çünkü Küba bir kutu gibi kapalı duruyordu, kutunun içinde çalışmak zorundalardı. |
18 | “He suspects that because Cuba has been closed in this kind of sand box, they have to work within the sand box,” Patel says. | ” diyor. Başka bir deyişle, bazen kısıtlamalar daha fazla üreticiliğe yol açabiliyor. |
19 | In other words, sometimes limitations result in more creativity. Cuban leaders Fidel and Raul Castro have always emphasized two things: education and health care. | Küba liderleri Fidel ve Raul Castro her zaman iki şeye önem verdiler: Eğitim ve sağlık hizmeti. |
20 | For example, he says, when the dengue virus hit Cuba in the 1980s, there was a major focus on vaccination. | Örneğin 1980'lerde dang virüsü Küba'yı vurduğunda aşı üzerine büyük bir ilgi vardı. |
21 | Cuba now has one of the highest vaccination rates - and has developed many of its own. | Küba şu an en yüksek aşı oranına sahip ülkelerden ve çoğunu da kendisi geliştirdi. |
22 | As a science reporter, Patel wonders what other medical advances Cuba might have the US could benefit from. | Bilim habercisi olarak Patel, ABD'nin yararlanabilecek olduğu Küba'nın diğer tıbbi gelişimlerini merak ediyor. |
23 | “That's one of the problems with what's been going on for the last few decades. | “Son birkaç on yıldaki sorunlardan birisi de bu. |
24 | None of us really know,” he says. | Gerçekten hiçbirimiz bilemiyoruz. ” diyor. |
25 | But he's hopeful that better relations between Cuba and the US will bring about more medical and scientific exchanges that both countries could benefit from. | Fakat ABD ve Küba'nın ilişkileri ilerledikçe iki ülkenin de yararlanabileceği daha başka tıbbi ve bilimsel takas olanaklarının çıkacağı konusunda umutlu. |