# | eng | tur |
---|
1 | Lebanon's Storms Add Insult to Injury for Syrian Refugees | Lübnan'da Fırtınalar Suriyeli Mültecilerin Yarasına Tuz Basıyor |
2 | Arsal, North East Lebanon, covered with snow. | Karla kaplanmış olan Arsal, Kuzeydoğu Lübnan. |
3 | Picture taken by ‘Lebanese for Refugees‘. Shared with permission. | Fotoğraf: ‘Lebanese for Refugees‘ İzin alınarak kullanılmıştır. |
4 | Syria's refugees living in Lebanon have been hit hard by stormy weather and snow. | Lübnan'da yaşayan Suriye'den gelen mülteciler şiddetli hava ve kar tarafından ağır zarar gördü. |
5 | As Lebanon endures its third winter storm since January, nicknamed ‘Windy', reports of Syrian refugees suffering from the cold are already surfacing. | Lübnan Ocak ayından beri üçüncü kez, bu sefer ‘Windy' (Rüzgârlı) adını verdikleri kış fırtınasına göğüs gererken, soğuktan zarar gören Suriyeli mülteci haberleri şimdiden ortaya çıkmaya başladı. |
6 | At the time of writing, the strong winds and snow which have reached altitudes as low as 300 meters have taken the lives of three children in Bhenin, North Lebanon. | Haber yazılmaktayken, 300 metre kadar düşük bir rakıma ulaşan şiddetli rüzgâr ve kar, Bhenin, Kuzey Lübnan'da üç çocuğun canını aldı. |
7 | As The Daily Star reported, “Rawaa, Talal and Sabah Sleiman were killed after their tent in the northern Minyeh-Dinnieh district town of Bhenin caught fire. | Daily Star haberine göre: “Rawaa, Talal ve Sabah Sleiman, Bhenin'in Minyeh-Dinnieh semt kasabasında çadırlarının yanması üzerine öldü. |
8 | Their bodies were transferred to the nearby Al-Khair hospital in Minyeh.” | Bedenleri Minyeh'de bulunan Al-Khair hastanesine taşındı.” |
9 | They were killed “when their tent caught fire Thursday, after an apparent electrical short caused by the severe weather.” | “Şiddetli hava koşullarından dolayı oluşan bir kısa devreyle çadırları yandığında” öldüler. |
10 | That Lebanon sees power outages, river water flooding roads and agricultural fields and countless people stranded for hours in the snow speaks volume to the impact storms usually have on Lebanon's ailing infrastructure. | Lübnan'da [tr] elektrik kesintileri yaşanıyor, yollara ve tarım alanlarına taşan nehirler, saatlerce kar içinde kalan sayısız insan; Lübnan'ın fırtına sonrası hâliyle zayıf altyapısı ile ilgili çok şey belli ediyor. |
11 | This most recent incident highlights the severity of Lebanon's refugee situation. | Yaşanan son olay Lübnan'daki mülteci durumunun ciddiyetini gösteriyor. |
12 | Lebanon, a small country of 4 million people, has taken in more refugees, around 1.2 million registered, than the majority of the world's countries combined. | 4 milyonluk küçük bir ülke olan Lübnan, 1.2 Milyon kadar kayıtlı ile Dünya'daki diğer ülkelerin toplamından daha fazla mülteci aldı. |
13 | Nearly 25 per cent of Lebanon's current population consists of refugees. | Lübnan nüfusunun neredeyse yüzde 25'i mültecilerden oluşuyor. |
14 | To put things in perspective, here's a widely shared image on Twitter under the hashtag #OpenToSyria launched by Amnesty International: | Durumu perspektife aktarmak için, Twitter'da #OpenToSyria (Suriye'ye Açık) hashtag'i ile Dünya Af Örgütü tarafından başlatılan ve yaygın olarak paylaşılan bir görüntü: |
15 | Syria's refugee crisis in numbers, and what governments can do to #OpenToSyria > http://t.co/wTF0D7lp0O pic.twitter.com/ANWts26TMw | Suriye'deki mülteci krizi sayılar hâlinde ve devletlerin yapabilecekleri #OpenToSyria > |
16 | - AmnestyInternational (@AmnestyOnline) February 11, 2015 While Lebanon's civil society has been mobilized to try and help refugees' basic needs, from fundraising concerts to monthly clothing donation drives, it remains insufficient on its own. | Lübnan'ın sivil toplumu mültecilerin temel ihtiyaçlarını karşılamak için bağış toplama konserlerinden aylık kıyafet yardımına harekete geçmiş olsa da, kendi başına yetersiz kalıyor. |
17 | And as if to make things worse, even United Nations agencies are finding themselves stretched out in terms of funding and available human resources. | Ve işleri kötüleştirircesine, Birleşmiş Milletler temsilcilikleri bile bağış toplama ve mevcut insan kaynakları konularında kendilerini zor durumda buluyorlar. |
18 | Indeed, only 60% ($757 million), of the amount requested by the Office of the United Nations High Commissioner for Refugees (UNHCR) in 2014 ($1.2 billion) had been donated by December 2014. | BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nden (UNHCR) 2014 yılında istenen miktarın (1.2 Milyar Dolar) sadece %60‘ı (757 Milyon Dolar) Aralık 2014'te bağışlandı. |
19 | The UN also recently announced that it is cutting Food Aid to 1.7 million refugees, citing “unhonoured cash pledges.” | Ayrıca kısa süre önce BM, “ödenmemiş bağış paraları”ndan alıntı yaparak 1.7 Milyon mülteciye yapılan Gıda Yardımı‘nı [tr] keseceğini açıkladı. |
20 | The situation doesn't only affect the camps, but Beirut as well. | Durum sadece kampları değil, Beyrut'u da etkiliyor. |
21 | As Joseph Willits of the Council for British-Arab Understanding tweeted: | Arap-İngiliz Mutabakat Konseyi‘ndenJoseph Willits tweet attı: |
22 | 73% of 1,500 kids living & working on #Lebanon's streets are refugees from #Syria. | #Lebanon (Lübnan) sokaklarında yaşayan ve çalışan 1500 çocuktan %73'ü #Syria (Suriye) mültecileri. |
23 | Devastating http://t.co/i9Ue3z1dfy pic.twitter.com/6vPmzVGY2P | Yıkıcı |
24 | - Joseph Willits (@josephwillits) February 18, 2015 | [Belirtilmeyen tüm linklerin içeriği İngilizce'dir] |