Sentence alignment for gv-nld-20091023-3661.xml (html) - gv-tur-20091023-28.xml (html)

#nldtur
1China: Dromen van de NobelprijsÇin: Nobel Rüyası
2Deze maand staan de Chinese pers en online forums vol met berichten over het feit dat Charles Kao de Nobelprijs voor natuurkunde heeft gewonnen [en].Bu ay Çin medyası ve çevrimiçi forumlar Charles Kao'nun Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmasıyla ilgili haberlerle doldu.
3Alweer een Chinese wetenschapper van overzee die de prestigieuze prijs heeft weten op te eisen. Dit tijdelijke moment van gedeelde glorie verandert al snel in een belangrijker vraag: wanneer produceert China zijn eerste autochtone Nobelprijswinnaar?Yurtdışında yaşayan bir Çinli bilim adamı daha bu prestijli ödülü almıştı, bu geçici ortak gurur bir süre sonra daha temel bir soruya dönüştü: Çin, Nobel Ödülü kazanan yerli birisini ne zaman yetiştirecekti?
4Een bericht met psychologische insteed op Xinhua [zh] beschrijft het als volgt:Xinhua‘daki bir yorum bu düşünceye güzel bir örnek teşkil ediyor:
5Ieder jaar worden de Chinezen vreselijk sentimenteel wanneer de Nobelprijswinnaars bekend worden gemaakt.Her yıl Nobel Ödüllerinin açıklanma zamanı gelince Çinliler meraklanıyor, eğer Çinli birisi kazanırsa heyecanlanıyorlar.
6Als een winnaar van Chinese afkomst is, dan zijn ze helemaal opgewonden, maar na een paar dagen zakt die opwinding geleidelijk af of verandert zelfs in onverschilligheid.Ama birkaç gün sonra bu heyecan giderek azalıyor ve yerini umursamazlığa bırakıyor. Bir sonraki sene bu döngü tekrar ediyor.
7En het jaar daarop gebeurt weer precies hetzelfde.詹晟 ifeng isimli blogunda[İng.
8詹晟 [zh] stelt een vraag over een blog op de nieuwssite ifeng:] bu konu hakkında bir soru soruyor:
9Sommige mensen zeggen dat het een soort discriminatie tegen Chinezen is - de Nobelprijs wordt niet aan Chinezen gegeven, maar alleen aan mensen met een bepaald staatsburgerschap.Bazı kişiler bunun Çinliler karşı bir ayrımcılık olduğunu düşünüyorlar; Nobel ödülü Çinlilere değil belirli ülkelerin vatandaşlarına verilirmiş.
10Daarom is een eerste vereiste voor een Chinees die de prijs wil winnen dat hij Amerikaans staatburger wordt.Bu yüzden bir Çinliye ödül verilebilmesi için ön-şart ABD vatandaşı olması belki de.
11Maar waarom kunnen Chinezen de prijs wel krijgen als ze eenmaal van nationaliteit zijn veranderd?Ama neden sadece vatandaşlık değiştirince Çinliler ödül alabiliyorlar?
12Dat is ook te lezen in een artikel van 青青草香 [zh] op de blog van de nieuwssite sina:Bu duygu 青青草香'in sina isimli blog sayfasında da var:
13Als we het hebben over een “Amerikaanse Chinees”, dan is het sleutelwoord niet “Amerikaans” maar “Chinees”.“Çin kökenli Amerikalı” dediğimizde anahtar kelime “Amerikalı” değil, “Çin kökenli” olması.
14Na de fervente berichtgeving in de media hebben we de illusie dat ook alle Chinezen delen in de Nobelprijs.Medyanın böyle duyurmasından sonra tüm Çinlilerin Nobel gururunu sahiplendiğini sanıyoruz.
15We hebben zelf onze breekbare harten getroost.Kırılgan kalplerimiz biraz olsun rahatlıyor.
16Charles Kao is de achtste Chinese Nobelprijswinnaar.Charles Kao Nobel Ödülü'nü kazanan sekizinci Çinli.
17Terwijl we trots zijn, moeten we toch de beschamende vraag stellen: waarom kunnen Chinezen wel Nobelprijzen winnen als ze in het buitenland zijn, maar niet als ze in hun eigen land zijn?Gururlanırken kendimize şu utandırıcı soruyu sormalıyız: Neden Çinliler kendi ülkelerinde değil yurt dışındayken Nobel Ödüllerini kazanabiliyorlar?
18Een commentaar [zh] van 丁果 op Southern Metropolitan Weekend schetst een aantal structurele problemen in het Chinese wetenschappelijke klimaat:Southern Metropolitan Weekend‘de 丁果 tarafından yapılan yorum Çin akademik ortamındaki bazı yapısal sorunlara ışık tutuyor:
19China heeft nog altijd geen vrij wetenschappelijk klimaat en dat maakt het moeilijk innovatieve talenten te stimuleren; China heeft geen basale onderzoeksfaciliteiten van hoge kwaliteit, waardoor het moeilijk wordt om het aantrekkelijk te maken voor Chinezen om terug te keren naar hun eigen land; China heeft niet het sociale klimaat dat kan dienen als voedingsbodem voor pioniersideeën en is voor vooraanstaande wetenschappers weinig aantrekkelijk om zich voor langere tijd te vestigen.Çin halen özgür bir akademik ortama sahip değil ve bu durum yaratıcılığın gelişmesini engelliyor. Çin en yeni temel araştırma altyapılarına sahip değil, bu yüzden Çinlilerin yurtdışından geri gelmesi zor oluyor; Çin aynı zamanda devrimsel fikirlerin gelişmesine izin verecek bir toplumsal atmosfere ve en iyi bilim adamlarının uzun süreli kalmalarını teşvik edecek bir topluluğa sahip değil.
20詹晟 en 青青草香 bespreken ook een aantal andere verontrustende feiten.詹晟 ve 青青草香 rahatsız edici başka bazı gerçeklerden bahsettiler.
21詹晟 zegt:詹晟:
22Kijk eens naar het corrupte wetenschappelijke klimaat in China.Çindeki bozuk akademik ortama bir bakın.
23Er zijn zogenaamde boekpublicaties van scriptiementors, variërend van enkele tot tientallen publicaties per jaar. Plaatselijke overheden nemen graag buitenlandse adviseurs in dienst voor advies, omdat dat “in” is.Yılda birkaç düzine makale yayınlayan bir sürü doktora yapmış öğretim görevlisi var. Yerel hükümetler de “moda” olduğu için yabancı danışman tutmayı çok seviyorlar.
24Als er geen strenge wetenschappelijke omgeving is en er geen effectief beloningssysteem is, dan zullen de meeste wetenschappers, zelfs als ze de glorieuze eer hebben de “Onderwijzer van het Volk” te zijn, het kringetje verlaten en de commerciële wereld instappen.Sıkı bir akademik ortam ve doğru çalışan bir ödül mekanizması olmazsa birçok akademik görevli “öğretmen” olmanın gururuna rağmen bunu bırakıp ticari hayata geçerler.
25We kunnen een veranderend China of de golven van materialisme de schuld geven van alle onregelmatigheden.Değişen Çin'i veya materyalizm'in etkilerini bu bozuklukların nedeni olarak gösterebiliriz.
26Maar zou het niet ook te maken hebben met onze cultuur en instelling?Ama bu aynı zamanda kendi kültürümüz ve davranışlarımızla da ilgili değil mi?
27青青草香 merkt op:青青草香 ise şunlara değiniyor:
28China gebruikt graag cijfers.Çin sayıları kullanmayı çok sever.
29Het aantal gepubliceerde onderzoeksartikelen wordt gebruikt om iemands wetenschappelijke kwaliteit te bepalen, of om te beslissen of een onderzoeksstudent door kan gaan naar de fase waarin de thesis wordt verdedigd.Yayınladığı makale sayısı birinin akademik kalitesini veya araştırma öğrencisinin tez savunma aşamasına geçip geçmeyeceğini belirlemek için kullanılır.
30Onder dit systeem moeten zowel docenten als studenten grote hoeveelheden essays publiceren, met als bijkomend resultaat dat er vaak plagiaat wordt gepleegd.Bu sistemle hem öğretmenler hem de öğrenciler çok miktarda makale yayınlamak zorunda kalıyorlar ve bundan dolayı aşırmacılık yaygınlaşıyor.
31Terwijl China de nummer één wordt als producent van het hoogste aantal wetenschappelijke dissertaties, wordt het misschien ook nummer één als producent van wetenschappelijke troep.Çin, akademik tezlerin en fazla yayınlandığı ülkelerden birisi olurken aynı zamanda akademik “çöp”ün de en fazla yaynlandığı ülke olmaya doğru gidiyor.
32In het huidige onderwijs- en onderzoekssysteem is het moeilijk voor China om liberale, onafhankelijke en innovatieve wetenschappers te stimuleren.Şu anki eğitim ve araştırma sistemi ile Çin'in özgür, bağımsız ve yaratıcı bilim adamları çıkarması çok zor görünüyor.
33Het duurt nog even voor de eerste autochtone Chinese Nobelprijswinnaar wordt geproduceerd.Nobel Ödülü'nü kazanan yerli ilk Çinli için daha zaman var gibi geliyor.
34In het gezamenlijke Engelse blog the Fool's Mountain is een verhitte discussie gaande over wat er tussen Chinese schrijvers en de Nobelprijs in staat [en].Ortaklaşa yazılan makalelerin yayınlandığı İngilizce blog sayfası the Fool's Mountain‘de bu konu hakkında “Çinli Yazarlar ve Nobel Ödülü arasında ne var?” başlıklı bir yazı ve yoğun tartışmaları bulabilisiniz.
35[Foto afkomstig van nobelprize.org][Fotoğraf nobelprize.org sayfasından alınmıştır]